hakkımızda                           irtibat           

  Anasayfa  

GÜNDEM

Sudan
BARIŞ ANTLAŞMASI MI  PARÇALAMA BELGESİ Mİ ?

Dünya kamuoyunun dikkatinin Irak üzerinde yoğunlaştığı şu günlerde, Sudan’da hükumet ile ayrılıkçı SPLA arasındaki görüşmeler devam etmektedir. Dünya medyasının “Barış Antlaşması” olarak adlandırdığı bu görüşmeler özünde Sudan’nın parçalanmasından ve Terörizmin ödüllendirilmesinden başka birşey degil.

1956 yılında İngiliz sömürgesinden kurtulan Sudan da, geçmişte Afrika kıtasının tümünde olduğu gibi Hıristiyan Misyonerlerin yerlileri boyundurukları altına alarak gerkli olduğu zamanda kullanabilmek amacıyla “Hıristiyanlaştırma” politikasına maruz kalmıştır.

Nüfusunun çoğunluğunun Müslüman olduğu ülkede bu misyonerler vasıtasıyla çeşitli vaadler sonucu halk ya hıristiyanlaştırılmış yada İslam’ın özünden uzaklaştırılarak ülkede denge unsuru yaratılmaya çalışılmıştır. Her ne kadar fiili olarak İngiliz sömürgesi sona ermiş olsada onların geride bırakmış olduğu Din adamı kılığındaki ajanlarından Sudan halkı günümüze kadar kurtulamamışdır.

1979’da İran’da Ayetullah Humeyni’nin önderliğinde gerçekleşen İslam Devrimi özellikle İngiliz veya ABD sömürgesinde olan ülkelerdeki Mustazaf halkları olduğu gibi Sudanlı önde gelen Alimleri de cesaretlendirmişti.

1980’li yılların başında Dr.Hasan Turabi liderliğinde Sudan’da bir İslami Hareketin geliştiğini gören ABD neticenin İran’da olduğu gibi olmaması için daha önce yerleştirmiş oldukları Misyonerler aracılığıyla ülkenin güneyinde bulunan hıristiyanlara Sudan Halk Kurtuluş Cephesi (SPLA) örgütünü kurdurarak 1983 yılında bir iç savaş çıkartmışlardır.

ABD’nin desteğiyle bu iç savaşı sürdüren SPLA adlı bu “Hıristiyan Terör Örgütü” 20 yıl süresince yaklaşık 2 milyon insanın ölmesine 4 milyon insanın da evini barkını terk ederek göç etmesine sebep olmuştur.

Dış güçlerin tüm çabalarına rağmen Dr.Hasan Turabi ve arkadaşları Sudan’da 1986 yılında “İslam Cumhuriyeti”ni kurarak bundan sonra “Şeriat”ın yani İslami Kanunların geçerli olacağını ilan ettiler. Kontrolü kaybettiğini gören ABD, Sudan Devleti’nin İslam Ülkeleriyle ilişki kurmasını dünya kamuoyuna bunun Uluslararası Terörizmi desteklemek olduğunu söyleyerek Sudan’nın bazı kesimlerini bombalamakta vakit kaybetmedi. Butür kısmi tatminden ziyade köklü bir değişikliğe sebep olacak bir harekat peşinde olan ABD amacına ancak Hasan Turabi’yi safdışı bırakarak ulaşabileceğini bildiğinden her zaman olduğu gibi bu seferde ajanları vasıtasıyla bir devrim yaptırarak uşaklığını yapacak bir kukla hükumetin iktidara gelmesini ve başınada daha önce Hasan Turabi’yle birlikte çalışmış olan Ömer el-Beşir’in geçmesi sağlandı. Aynı senaryoyu daha önce İran’da İslam Devrimi’nin hemen ardından Beni Sadr aracılığıyla uygulamaya çalışan ABD, Ayetullah Humeyni’nin olayı farketmesi sonucu Beni Sadr Fransa’ya kaçmış ABD’nin de gizli planı bozulmuştu. İktidara geçen Ömer el-Beşir belli bir süre sonra dış güçlerinde baskısıyla eski dava arkadaşı olan Hasan Turabi’yi gözaltına aldırdı.

ABD’nin Sudan konusunda ulaşmak istediği elbette başka hedefleride vardı.

Batı medyası ve Martina Döring gibi İslam Ülkeleri konusunda uzman olan bazı yazarlar, ABD’nin Sudan’a olan ilgisinin orada gelişen İslami Hareket’i bastırma arzusundan ziyade ülkenin güneyinde1980’nin başında bulunan Petrol kaynaklarından dolayı olduğunu iddia etmektedirler.

Sudan’da 3-4 milyar varil petrol reservi olduğu ve şuan günlük olarak 300.000 varil petrol çıkarıldığı, bunun karşılığında ülke gelirinin % 70’ini oluşturan 2 milyar dolarlık bir gelirin oldugu ve bunun 2010 yılında 8 milyar dolara ulaşacağı bir gerçek. Ama bir gerçekte şu ki bu rakamlar ABD gibi bir ülke için pekde cezbedici değil ama onlar bu gelirleri halkına yatırım olarak kullanacak Hasan Turabi gibi liderlerin elinde etkili bir silah olabileceğinin farkındalar.

Dolaysıyla batı medyası her zaman olduğu gibi hedef şaşırtma peşinde, zira ABD’deki Petrol lobisi Sudan hükumetiyle işbirliğinden yanayken, Hıristiyan-Yahudi lobisi  Güney Sudan’daki ayrılıkçı Hıristiyan Terörist Örgütü SPLA’nın desteklenmesini istemektedir. Nihayi olarak ABD’de kimin arzusunun geçerli olduğu malum.  

nizamyil@iqraa.de

Geri dön

   
  Gündem    

 

"Sakın Allah'ı zalimlerin yaptıklarından gafil sanma. Onları ancak öyle bir güne bırakıyor ki, o günde gözler (korkudan) dışarı fırlar.

İbrahim / 42

  Siyaset    
  Bilim    
  Yazı Dizisi    
  Kültür - Sanat    
  Soru - Cevap    

 

MUHARREM ÖZEL